Ölüm Çiçekleri Oyuncuları Röportajı





Bosna’daki acıları biz de yaşadık






Bosna Savaşı’nda yaşananları konu alan “Ölüm Çiçekleri” bugün Star TV’de başlıyor.
Erhan Emre, İlyas Salman ve Zeynep Beşerler’in başrolde olduğu, Bosna Savaşı’nda yaşananları ekrana getirecek olan “Ölüm Çiçekleri” bugün Star TV’de başlıyor. Dizide bir komutanı canlandıran Erhan Emre, “Savaş varken ben gençtim ve Almanya’ya kaçan ve aynı sınıfta okuduğum çok Boşnak arkadaşım vardı. Savaşı görmüşlerdi ve yaşadıkları her şeyi anlatıyorlardı. Acılarını birinci ağızdan duydum. O acıları onlarla yaşadım” diyor.90′larda Bosna’daki savaş sırasında yaşananların ve Sırp katliamının anlatıldığı Star TV’nin yeni dizisi “Ölüm Çiçekleri” Saraybosna bugün ilk bölümüyle ekrana geliyor. Gerçek kişiler ve olayları konu alan dizinin çekimleri Saraybosna’da tüm hızıyla devam ediyor.
Ölüme karşı direnen inadına aşık olmayı başaran bir avuç Türk’ün destansı mücadelesinin anlatıldığı dizinin yapımcılıklarını Soner Yalçın ve Cüneyt Özdemir, yönetmenliğini Turgut Yasalar üstleniyor. Dizinin başrol oyuncularından Erhan Emre, İlyas Salman ve Zeynep Beşerler Kelebek’e konuştu.

ERHAN EMRE (CEMİL KARAKTERİ)

Acılarını ben de yaşadımSon yıllarda Almanya’da tanınan bir Türk oyuncusunuz. Sinema filmlerinin ardından bir Türk dizisinde yer almanız nasıl oldu?- Almanya’da bir film bitirdim, 7 ay onunla uğraştım ve o arada baba oldum. Harika Uygur ile 5-6 yıldır tanışıyoruz. Ona sık sık senaryo gönderdim ama uygun olmadı. Bana da birkaç senaryo geldi ama onlar da olmadı. Bu kez “Ölüm Çiçekleri” Saraybosna’nın senaryosunu okudum ve çok hoşuma gitti. Prodüktörlerini de beğeniyordum. Almanya’da yaşıyordum ve açıkçası Türkiye ile pek fazla ilgim yoktu. Hep tatile geliyordum. Baba olmamın da bunda etkisi oldu. İnsan baba olduğu zaman nereden geldiğini daha iyi hatırlıyor ve çocuğuna da özlerini aktarmak istiyor. Bu değerleri de oğluma vermek istiyordum. Türkiye ile bir bağlantı aradım ve bu projenin bu açıdan doğru olduğunu düşündüm. Hem Türkçeyi hem de Türkleri öğrenmek istedim. Maalesef bunu Türkiye yerine Bosna’da öğreniyorum ama bundan dolayı çok mutluyum. Burada bir Türkiye havası da var çünkü 60 kişi buradayız. Her şey bana uygun geldi.- Bu dizi sizin için Türk seyircisiyle buluşmak için bir araç da olacak…Türk seyircisinin beğenilerini henüz tanımıyorum, onlar da beni çok iyi tanımıyor. Bu vesileyle tanışmış olacağız.


- Cemil nasıl bir karakter?Babasının yolundan gidiyor. Babası Kıbrıs‘ta savaşta vefat ediyor. Cemil görevden dönerken komutanı onu evlatlık olarak alıyor ve ona yeni bir görev vererek kanadı ona bırakıyor. Saraybosna’da bulunmak lazım diyor. O da görevi kabul ediyor. Çok sivri bir insan. Her şekle giriyor. Bir yere gittiği zaman karşısındaki insanlar gibi davranıyor, onların giysilerinden buluyor. Onlarla konuşmaya çalışıyor. Her ortamda gülümseyen, eğlenen bir insan. Benim oynadığım karakter gerçek bir insan. Kendisiyle tanıştım, bilgi de aldım ama kimliğini deşifre edemem.- Peki “o” kişi olurken zorlanıyor musunuz?Henüz zorluk yaşamadım. Burada rolüm için keskin nişan eğitimi alıyorum. Askeri eğitim görüyorum. Kendim askerliği tam olarak yapamadım. Yurtdışında yaşayan vatandaşlar paralı olarak bir ay askerlik yapıyor. Ben burada 4 ay askerlik eğitimi aldım ve bu diziden sonra tam bir askerlik eğitimi almış olacağım kesin.- Bosna’da yaşanan katliamı bir nevi orada tekrar yaşıyorsunuz. Sizin o dönemden kalan anılarınız var mı? Almanya’ya göçmen olarak kaçan Boşnak arkadaşlarınız var mıydı?Şu anda yaşananları bire bir hissediyorum. Savaş varken ben gençtim ve Almanya’ya kaçan ve aynı sınıfta okuduğum çok Boşnak arkadaşım vardı. Savaşı görmüşlerdi ve yaşadıkları her şeyi anlatıyorlardı. Ne yaşadılar ne kaybettiler anlatıyorlardı. Acılarını birinci ağızdan duydum. O acıları onlarla yaşadım. Burada yaptığım işi severek yapıyorum. Burada başka bir hayat yaşanıyor. Buradaki insanlar bu savaşı unutmak istiyorlar. Daha doğrusu başka ülkeler de bu millete yaşanılan savaşı unutturmaya çalışıyorlar. Böyle bir savaş hiçbir zaman unutulmaz, unutturmamak da lazım. Bunun için de biz ve yaptığımız iş devreye giriyor. Burada yaşayan kişilerle de konuştuk, arkadaşlık kurduk. Buraya gelip bu diziyi çektiğimiz ve onların hikayelerini ve acılarını dile getirdiğimiz için teşekkür ediyorlar.

İLYAS SALMAN (EYÜP SABRİ KARAKTERİ)

Teklifi seve seve kabul ettimUzun zamandır dizilerde yer almamıştınız kaç sene oldu tam olarak?- 1991’te Teleon’da “İstanbul’da bir Malatyalı” isimli bir dizide oynadım 50 bölüm. Yunus Bülbül ile 12-13 bölümlük bir dizi yaptım ama çok sevdiğim bir dizi olmadı. Bu üçüncü dizim ama aradan on küsür yıl geçmiş.- Bunca zamandan sonra nasıl oldu da Ölüm Çiçekleri Saraybosna’ya ‘evet’ dediniz?Barış yanlısı bir adamım. Silahtan nefret eden bir insanım. Bosna Hersek’te 1991-92 yılında Milosevic faşistinin etrafında toplanan Çetnik’ler buradaki Türk-Müslüman halka kıyım yaptı. 300 binden fazla insan öldü ve bu dizide onlar için bir ağıt yakılıyor. Bu diziyi seve seve kabul ettim.- Nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?Burada Milosevic ve yandaşlarına karşı mücadele veren devrimci bir grubun içerisinde yer alıyorum. İş olarak çöpçülük yapıyorum ama gizliden gizliye mücadelenin içerisindeyim. Ortayaşlı bir temizlik işçisiyim. İyi oynadığımı zannediyorum ama nihai kararı verecek olan Türk halkıdır. Biz burada bu savaşa ve kıyıma ağıt yakıyoruz, umarım Türk halkı bu ağıta kulak verir. Öyle sanıyorum ki Türkler kadar, Avrupa’dakiler de bu ağıta kulak tıkamayacaklar.- Sis ve Gece’de de yine bir davanız vardı…Oradaki karakter namus uğruna babasını ve eşini öldürmüş ve cezaevine düşmüş bir adamdı. O filmle “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” dalında 4 ödül aldım ve adaylıklarımda devam ediyor. Eskiden ödüllere pek değer vermezdim. Gençlik kafasıyla o rüzgarlar farklı esiyordu bizde. Yaşlandıkça anlıyorum ki geride bırakacağım tek şey bu dünyada bıraktıklarımdır. Yaptıklarımın belgesi de bu dünyada aldığım ödüller olacak.- Belki de uzun süren sessizliğinizi kırma nedeniniz biraz da bu oldu…Sanatçının emeklisi olmaz. Sanatçı ya sahnede ya da kamera önünde ölür. Bunu düşündüm ve işimi yapmaya devam ediyorum.- Sette ortamınız nasıl? Bosna’daki ortamınız nasıl?Çok güzel bir ortamda çalışıyoruz. Şu anda İstanbul nasıl bilmiyorum ama burada karda kışta çalışıyoruz. Genel çalışma alanlarımız da dışarıda olduğumuz için resmen donarak geziyoruz. Zatürre olmadığımıza bin şükür ediyoruz. Soğuk dışında hiçbir zorluğumuz yok. Arkadaşlık çok iyi, dostluk çok iyi. Buradaki insanlar da Milosevic döneminden kalan travmayı atlatmışa benzemiyor. Hala o yarayı saramamışlar. Dünyaya gülerek bakamıyorlar. Ailesinden kayıp vermemiş tek bir aileye bile rastlamadık. Dizi zaten o dönemde yaşanmış belgelere dayanarak yazılıyor. Karakterlerin tümü gerçekten yaşamış insanlar. Ama bu durum tabii ki yoruma açık. Her oyuncunun kendi tarzına ve yorumlayış tarzına uygun olarak karakterler çıkıyor. Benim karakterimin karısı, çocuğu hiçbir akrabası yok. Bir hayatı var ve bu hayatı kimseyle paylaşmak istemiyor. Bunu elimden geldiği kadar adam gibi oynamaya çalışıyorum bu işin eğitimini almış bir insan olarak.

ZEYNEP BEŞERLER (YELENA KARAKTERİ)

Rolüm için bütün zorlukları göze aldımDizide yer almayı nasıl kabul ettiniz?-
Projeyi ve karakter analizini ilk okuduğumda çok sevdim ve projede olmayı çok istedim. Zor bir proje ama bütün zorluklarını göze alarak bu rolü oynamak istedim. Kendimi üç gün sonra Bosna’da buldum. Böyle bir projede olmak için gözüm arkada kalmadan geldim.Yelena nasıl bir karakter?- Çentik lideri İvan’ın kızı, annesini Türkler’in öldürdüğünü zannettiği için Türkler’den nefret eden, çok sert ama içinde bir o kadar da duygusal taraf ve merhameti bulunduran bir kız. Dışarıdan bunu göstermiyor ve merhametli olduğu
durumlar çok sınırlı. Çok iyi silah kullanıyor, erkek gibi yetiştirilmiş bir kız.Hobi olarak poligonda silah kullanıyordunuz ama siz de bir eğitim aldınız mı?- Bir eğitim almadım. Poligonda hobi olarak daha önce silah kullandığımı söylemiştim ve bundan dolayı tepki de topladım. Silaha karşıyım ve silahsızlanmadan yanayım ama bu da benim hobim. Spor amaçlı sadece poligonda yapıldığı sürece güzel. İlk kez kötü bir rolde görüyoruz sizi. Karakteriniz Türkler’den nefret ediyor.Bu durum gözünüzü korkutmadı mı?- İzleyiciler genellikle karakterleri sizlerle örtüştürüyor ve sizi gördüğü karakter zannediyorlar ama alacağım tepkilerden korkmuyorum. Yelena kötü olarak başlayıp iyi bir karakter olacak. Bir yerde iyi olacak ama nerede ne şekilde döneceği tamamen sürpriz. Karakterin kötülüğü neye hizmet edeceğine de bağlı. O kadar karanlık bir geçmiş anlatıyor ki bu hikayede kötüyü bile oynamak bir sorumluluk ve elimden geldiğince bu sorumluluğu yerine getirmeye çalışacağım.- Neden dizinin adı Ölüm Çiçekleri?Bosna’daki büyük katliamdan sonra halk kelebekleri takip etmiş. Bu kelebeklerin gittiği çiçekler toplu mezarların üzerlerinde açan “Ölüm Çiçekleri” adı verilen bir çiçek. Bosnalılar kelebekleri takip ederek 300’e yakın toplu mezarı bulmuşlar.- Sizin karakteriniz de birebir gerçek yaşamdan alınmış bir karakter mi?Evet ama Yelena birçok farklı karakterin toplamı. Dizide bazı karakterler birebir gerçek ama bazı karakterler farklı karakterlerden toplanılan özelliklerle yaratılmış.- Yapımcılarınız, oyuncularınızla dev bir kadro… Bosna’da bu diziyi çekmek nasıl bir duygu?Diziyi Türkiye’de çekiyor olsaydık belki bu halde olmazdık. Burada yerdeki bomba izlerinden tutun, binalardaki mermi izlerine kadar birçok şey duruyor. Türkiye’de çekim yapmıyor olsaydık aynı duyguyu yaşatamazdık. Bu savaşı yaşayanlarla tanıştık. Ekibimizde çalışan Boşnak’ların bile o kadar ilginç ve de korkunç hatıraları var ki o anı tekrar yaşadıklarını görmek gerçekten inanılmaz. Bilmediğimiz bir ülkede iş yapıyor olmanın bir zorluğu var elbette ama asla şikayetçi değiliz. En doğrusu ancak böyle ortaya çıkacaktı. İyi bir iş yapmak ve birilerine bir şeyleri anlatabilmek adına burada olmaktan mutluyuz. Bu hepimizin üstlendiği bir sorumluluk. Baskıyı hafif de olsa hissediyoruz. İnşallah alnımızın akıyla bu işi en iyi şekilde yapıp bir çok insana ulaşabileceğiz.- Bosna’ya gittiğinizde insanların verdiği tepkiler nasıldı?Çok olumluydu. Burada böyle bir çekim yaptığımızdan dolayı bize teşekkür ettiler ve yardım etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.- Siz yaşanan savaş hakkında ne düşünüyorsunuz?Yaşanan karanlık bir dönem var ve biz bu döneme bir mum yakabilmeye çalışıyoruz. Bosna’da yaşananların bir katliam olduğu sadece birkaç yıl önce resmi kayıtlara geçti. Avrupa olanları geç kabul etti. Biz burada (Bosna’da) yaşananların bir katliam olduğunu çok daha önceden biliyorduk. Dünya bu katliamı sadece seyretti. Bu hakikaten çok korkunç. Burada oldukça daha da korkunç sonuçları olduğunu görüyorsunuz. Umarız yaptığımız işle bilmeyenlere bir şeyler öğretmeyi, hatırlamayanlara hatırlatmayı, görmek istemeyenlere de göstermeyi başarırız.- Çalışma ortamınız oldukça zorlu. Çekimler nasıl gidiyor?Gerçekten çok üşüyoruz. Hava bir açık, bir kapalı, bir güneşli, bir yağmurlu. Buraya gelmiş olan ekip birbirimize çok çabuk kaynaştık ve güzel bir ortam kuruldu. Yaşanan problemleri büyütmüyoruz. Uzun süre Bosna’da kalacağız ama bu durumdan da şikayeti olduğumu söyleyemem. Aralarda İstanbul’a gideceğiz tabii ki ama mümkün olduğunca burada kalmayı ve atmosfer içerisinden çıkmamayı tercih ediyoruz.- Erhan Emre’yi nasıl buldunuz?Erhan gerçekten Almanya’da başarılı bir oyuncu. Burada bize çok güzel uyum sağladı. Birlikte çok gülüyor ve eğleniyoruz.

0 yorum: